• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
Değerli Arkadaşlarım
Değerli arkadaşlarım,

“GEÇİCİ MADDE 69- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla sağlık alanında ön lisans diploması alanlardan ebelik ve hemşirelik programlarından mezun olanlara kendi alanlarında, diğerlerine ise Yükseköğretim Kurulunun belirleyeceği, ebelik ve hemşirelik programları dışındaki ilişkili alanlarda lisans tamamlama eğitimi yaptırılır. Bu eğitimler, Yükseköğretim Kurulunun belirleyeceği alanlarda uzaktan eğitim yöntemleri ile verilebilir. Uygulama eğitimleri için Sağlık Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu iş birliği yapar. Bu eğitimlerin usul ve esasları Yükseköğretim Kurulunca belirlenir.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla çıkan 26/11/2014 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yasalaşan sağlık ön lisans mezunlarına ilişkili alanlarda lisans tamamlatılması ile ilgili çıkan yasa sağlık çalışanlarının kendi alanlarında yeni bilimsel gelişmeleri ve son teknolojiyi öğretmek amacı hedeflenmiş olup kalifiye sağlık çalışanı yetiştirilmesi amaçlanmıştır.

Bilindiği üzere çıkarılan yasayı uygulama görevi YÖK verilmiştir. Maalesef YÖK genel kurulunda ilgililer konu üzerinde düşünmüş, taşınmış, araştırmış ve her ne hikmetse bütün ön lisans mezunlarında sağlık yöneticisi olma potansiyeli gözlemlemiş olacak ki bütün sağlık ön lisans mezunlarını temel ve yasal hakkı olan kendi bölümlerinde değil de bu bölümde lisans tamamlamaya zorlanmıştır. Bu durum yasal olmaktan uzak olduğu kadar sadece bilim dışı, keyfi ve “Uysa da uymasa da ben dedim ve oldu” anlayışının yasaların üzerine çıkabileceğini göstermesi bakımından endişe verici kötü bir örnektir.

YÖK tarafından adeta emrivaki kılınarak lisans tamamlatılması istenilen Acil İlk Yardım ve Afet Yönetimi Bölümü’nün Odyoloji bilim dalı ile yakından uzaktan bir ilişkisi bulunmadığını görmek için alim olmaya gerek olmadığı ve tarafsız  olan  herkesin anlayabileceği bir durum olduğu açıktır. Bu durumu anlayamamak YÖK için mümkün olmadığından hangi ulvi amaca hizmet ettikleri anlaşılamamaktadır.Bu durum en hafif tabirle yasaların hiçe sayıldığı korkunç ve iğreti bir durumdur.

Odyometristlerin yasal hakkına saygı gösterilmemesi bir yana, Odyometri (Odyoloji ön lisans) mezunlarını Acil İlk Yardım ve A.Y bölümüne yönlendirmiş olmak da ilgili bilim dalının hayati önemi göz önünde bulundurulduğunda odyometristler gibi konuya oldukça uzak hatta ilgisiz kişilere bu işin bırakılması da YÖK’ün ilgi alanında görülmüyor olsa da ileride oluşabilecek ve geriye dönüşü mümkün olmayabilecek sonuçları bakımından da endişe verici bir durumdur.

Peki, her ne kadar kabul edilmesi mümkün olmasa da öngörüldüğü ve yasalar hiçe sayılarak emrivaki kılındığı üzere bütün sağlık ön lisans mezunlarının sağlık yöneticisi yapılması durumunda neler olabilir? Örneğin ve en basit düşünce şekliyle bütün sağlık ön lisans mezunları mezun olduktan sonra aktif olarak çalıştığı işi bırakıp sağlık yöneticiliği yapmaya karar verirse aynı gün ülkemiz de bütün sağlık hizmetinin durması sonucunu doğurmaz mı?

YÖK ile bu yıl dernek avukatının ve dernek yönetim kurulu üyelerinin de katılımda bulunduğu iki toplantı gerçekleştirilmiştir. Hali hazırda bulunan 3 devlet üniversitesinin hiç birinin odyolojide lisans tamamlama eğitimini üstlenmemesi konusu konuşulmuş vakıf üniversitelerinin de alınması gerektiği anlatılmıştır. YÖK ilgilileri devlet üniversitelerine temel görevlerinin eğitim vermek olduğunu hatırlatıp eğitim vermeleri yönünde baskı kurmak yerine vakıf üniversitelerinde odyoloji öğretim görevlisinin yetersiz olması bahanesi önümüze konulmuş, bu yıl kontenjanların artırılacağına dair söz verilmiştir.  Sonuç ortadadır. YÖK yapabilecekleri yapmaya zorlamadığı gibi yapma niyetinde olanların önüne de yardımcı olmak yerine bahanele koyarak engel olmaya çalışmaktadır.  Kısacası YÖK ülkenin acil ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmayarak veya umursamayarak odyometristleri lisans tamamlamaktan uzak tutmak için elinden gelen çabayı sarf etmektedir. YÖK’ün bu tavrı ülkemizin geleceği açısından kaygı vericidir.

YÖK son yaptığı düzenlemeyle herhangi bir üniversitenin odyoloji lisans programı ve odyoloji yüksek lisans programı açabilmesi için odyoloji doktorası yapmış iki kişi bulunması şartı koymuştur. Oysa YÖK kanunu doktorayı şöyle tanımlamaktadır: “Lisansa dayalı en az altı (3 yıl) veya yüksek lisansa dayalı en az dört ( 2 yıl) yarıyıllık programı kapsayan ve orijinal bir araştırmanın sonuçlarını ortaya koymayı amaçlayan bir yükseköğretimdir”. Bir yandan doktora yapmış yeterli sayıda elemanın bulunmayacak bir yandan da eleman yetiştirilmesinin önünü inanılmaz düzeyde büyük bir gayretle kapatmaya çalışacaksın hem de ülke ihtiyacı ve dünya gerçeklerini hiçe sayarak. Bu durumda kaç yıl sonra YÖK için yeterli sayılabilecek bir öğretim elemanı sağlanabilecektir? Anlaşılan odur ki ülkeden neler götüreceği ve bu ülkenin geleceğe yönelik hedefleri açısından bu durum YÖK için hiçbir şey ifade etmemektedir.

Doktora yasada da açıkça tarif edildiği üzere orijinal bir araştırma yapmak için düzenlenmiş bir eğitimdir. Türkiye’de odyoloji alanında doktora yapmış kişi sayısı yok denecek kadar azdır. Doktorasını yapmış kişilerde çoğunluğu psikolog veya fizyoterapisttir. Odyoloji,KBB Anablim dalına bağlı çalışmaktadır. Lisans programlarında KBB öğretim görevlileri kabul edilmemektedir. Fakat  odyoloji alanında sadece 2 yıl doktora yapmış bir fizyoterapist öğretim görevlisi olabilmektedir. YÖK 6 yıllık tıp eğitimi ve sonrası 4-5 yıllık KBB eğitimini belli ki yok saymaktadır. Öte yandan mevcut odyoloji alanında doktora yapmış kişiler bu yönetmelik gereği üniversitelerden çok ciddi ücretler talep etmekte dolayısıyla öğretim üyesi bulmak üniversiteler için zor veya imkansız olmaktadır. Bu durumun da YÖK’ün ilgi alanına girmediği ve çareler üretme çabasında olmadığı açıktır.

Aynı şekilde, konunun en üst düzey yetkilisi ve fayda sağlayabilecek kişileri olmalarına rağmen KBB hekimlerinin odyoloji alanında yüksek lisans ve doktora yapmalarına çıkar grupları şiddetle karşı çıkılmaktadır. Oysa ki eğitim düzeyleri nedeniyle KBB hekimlerinin şart koşulmadan bu eğitimi alabilmeleri ülkenin geleceği açısından oldukça önemlidir.

Sonuç olarak YÖK‘ün ülke gerçekleri, kısa ve uzun vadeli hedefleri hiçe sayılma pahasına ve yasalarla insan hakları evrensel bildirgesinin eğitim hakkı maddelerini yok sayarak kimlere hizmet ettiği aşikardır. Bu durumda YÖK’ü eşitlik yasasına aykırı davranmak, 352 milletvekilinin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın onayladığı yasaya muhalefet etmek, yasayı uyguluyormuş gibi görünüp uygulamamak, yasaların arkasından dolanarak kanunsuz uygulamalar yapmak ve kişilerin kendi alanlarında eğitim alması için gerekli düzenlemeleri yapmamaktan ötürü YÖK üzerinde söz sahibi merciye gerekli hukuksal müracaatın yapılmasına yönetim kurulumuzca karar verilmiştir. Sonucun en geç altı ay içinde açıklanması beklenmektedir.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a taleplerimize ve eğitimimize verdiği destekten dolayı teşekkür ederiz. Fakat YÖK bölümümüzün devamı olan odyolojide sadece iki yıldır 20 kontenjan tanımlaması, üstelik örgün olmasını sağlaması bizlerde mağduriyet yaratmıştır.

Ülkemizin içinde bulunduğu bu zor günleri birlik ve beraberlik içinde aşacağımızın bilinci ve inancıyla mücadelemizin her alanda süreceğini saygılarımızla bildiririz.

           ODYOLOJİ DERNEĞİ  
           Yönetim Kurulu  

Leyla TOPKAN   Kadriye ÖNAL  Yunus ÖNDER   Ahmet kARSULU Nurten Özay  Meliha ÖZBAY         Selahattin ALICIOĞLU                      


 


  
6001 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Sosyal Medya